|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
----- KASTAMONU İLİMİZ ----- |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ŞİİR VE MANİLERİMİZ |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
BİR MEMLEKET GÜZELLEMESİ (ARAÇ)
-I-
Etraf, Daday, Mergüze, Kurşunlu, Safranbolu;
Kazamız Araç bizim, Vilayet Kastamonu.
Gasgas, Kimmer, Danişment, Candoroğlu,
Osmanlı;Üç bin yıllık bir Tarih, görkemli anlı şanlı.
Ecdattan miras kalan mübarek toprağıyla;
Araç, öz yurdumuzdur ovasıyla, dağıyla.
Bizimdir o yaylalar, balta girmez ormanlar;
Bizimdir cephelerde şehit düşen o canlar.
Hep verdik tarih boyu, vergi verdik baş verdik;
Ne kaldıysa harmanda öşür verdik, çeç verdik.
Asker istedi devlet olmaz demedik asla;
Verdiğimiz şehidin sayısı binden fazla.
Gittiler bölük bölük bir daha dönmediler;
Uçtular semavata, nur olup sönmediler.
Herkesin dip dedesi ya şehittir, ya gazi;
Rasim Çanakkale'de, Sakarya'da Niyazi.
Mustafa, Hasan, Rüstem, Ahmet Sarıkamış'ta;
Ayakta heykel gibi dondular karakışta.
Irak, Yemen, Sina'da gık demeden öldüler;
Trablus çöllerinde kumlara gömüldüler.
Şehit listelerinde kayıtlı değil onlar;
Künyeleri belirsiz o adsız kahramanlar.
İşte biz bu ecdattan üremiş Araç'lıyız;
Dip dedemiz Oğuz'dan türemiş Araç'lıyız.
-II-
Gezelim, gelin dostlar bizim Anadolu'yu;
İzmir, Konya, Bursa'yı Denizli'yi Bolu'yu.
Duralım Ankara'da neler varmış bakalım;
İstasyon'dan Ulus'a ağır ağır çıkalım.
Samanpazarı'ndadır Şekerci Ruşen Usta;
Tarih kadar eskidir Hacıbekir Ulus'ta.
Meliha Turan hanım Kızılay'da nam salmış;
Yaptığı akidenin tadı damakta kalmış.
Başkenti mekan tutmuş börekçi, yufkacılar;
Kök salmışlar oraya, dinmiş bütün acılar.
Geçelim İstanbul'a hal keyfiyet nasıldır;
Orası da bir alem, bir keyifli fasıldır.
Çırak, kalfa ve usta İstanbul'a dolmuşlar,
Her biri birer patron, birer holding olmuşlar.
Dükkanlar birer kolye, en güzel semtlerde süs;
Göztepe'de, Levent'de Etiler'dedir Venüs.
İstanbul'a tat vermiş şekerci, börekçisi;
Pastacı, Yufkacısı, ekmekçi, çörekçisi.
Araç Geley Köyünden Hacıbekir bizdendir;
Lokumu lokum yapan anafikir bizdendir.
Tezgahtaki ekmeğin ustasını ararlar;
Hamurkar, pişirici Araç'lı mı sorarlar.
İstanbul'da bir Araç, Ankara'da bir Araç;
Araç'ın kaderi bu, nüfus ediyor ihraç.
-III-
Bir yanda Yuvalca var, bir yanda İkizornaz;
Mınay Yaylası için ne söylesem yine az.
Fatma'nın oluğundan su içmeyene yazık;
Sıragömü'de yedim çullu börekten azık.
Geçelim bu tarafa, söyleyeyim sırayla;
Cennetten birer köşe Düğümle, Dorukyayla.
Eğriceova, derler bir ulu yayla var ki;
Ucu başı belirsiz bir Cennet bağı sanki.
İğdir'den yukarıya Dotla'ya geçtiniz mi?
Suyun başına çıkıp Aksu'dan içtiniz mi?
Dünyada mevcut değil böyle şifalı bir su;
Bundan iyisi var mı? ben duymadım doğrusu.
Göğe merdiven olmuş dağlar sıralı safta;
Ilgaz'a selam durmuş Bakacak bir tarafta.
Ilgaz'dan kaynaklanıp gezinir kıyı kıyı;
Uzanır Mergüze'den Filyos'a Araç Çayı.
Kışın deli doludur, yazın uslu mu uslu;
Bir bakarsın sel olmuş derya gibi kabuslu.
Okçular'daki suyun gürül gürül kaynağı;
Kirazlı Yaylası'nda sür yufkaya kaymağı.
Boyalı fındığını tatmayana çok yazık;
Balından bir kaşık bal yutmayana çok yazık.
Kara hutun balından bir parmak tadımlık al;
Şifa bulmak istersen Susuz Yaylası'nda kal.
Bir yanda Daprak, Unna, daha ilerde Süzey;
Bostanköy'den yukarda Moğsu, Kadarta, Geley.
Muğamlar'dan, Gürne'den, Erekli'den, Kıyan'dan;
Bir bakraç soymuk iste dağda soymuk soyandan.
İğdir bostanlarında baş veren soğana bak;
Koy, soframız şenlensin, başına bir yumruk çak.
Çorbayı indirelim şayet geldiyse tavı;
Bir baş soğan olmadan yenmez bulgur pilavı.
Ünü yaygın mı yaygın “kuzu” demişler ona;
Onsuz yemek olur mu, selam durun soğana.
-IV-
Araç'tan yukarıda Mesudiye, Kavacık;
Kapılıya varınca soluklanın azıcık.
Dünya başka güzeldir Karkalkmaz Dağları'nda;
Seyreyleyin dört ufku Göztepe'ye varın da.
Kızılsaray'dan öte Daday'a yol uzanır;
O dağları görenler Cennet'e girdik sanır.
Araç etrafı kıraç; diyenler halt eylemiş;
Görenler daha yeşil bir memleket yok” demiş.
Araç tablo gibidir Top Tepe'den bakınca;
Göğe eliniz değer Asar Dağ'a çıkınca.
Bağlarçayı'ndan geçip Razıhan'da duralım;
Büryan kebap çıkmış mı, Başköylüye soralım.
Büryanı Razıhan'da, Kanlıgöl'de asarlar;
Yiyenler keyiflenir, yiyip yiyip susarlar.
Kimi rakıda bulur hararet söndürmeyi;
Erbabından sormalı mideye indirmeyi.
Başköy'den, Yazıköy'e Mirzek'ten Sindire'ye;
Sıragömü yokuşsa dön Zala'dan geriye.
Sarpun'dan Obalar'a ağır ağır çıkalım;
Alakavak sırtından manzaraya bakalım.
Böyle güzel manzara ne Hintte'dir ne Çin'de
Araç, coğrafyasıyla bir Cennetin içinde.
-V-
Bu un gibi şey nedir, alıp tadına bakın;
Gavut yerken ey dostlar Tosya demeyin sakın.
İçi yağlı çörekten lengeri paçasına;
Saç kebabından sonra uzan ekşi tasına.
Sıra etli ekmekte, yerken saymaca var mı?
Nerde yayık ayranı, onsuz doymaca var mı?
Tarhana çorbasıdır yemeklerin öncüsü;
Iscacık kül çöreği sofraların baş süsü.
Bişi, serme, hamurlu, sofrada sıralanmış;
Mıklama görününce yemekler aralanmış.
Curk curk hamur yutmayı, bandırma'yı bilen kim?
Harareti hoşafla söndürmeyi bilen kim?
Sarığı burmaları sıcak sıcak getirin;
Kiren ekşisi ile ziyafeti bitirin.
-VI-
Teyzem sığır güdüyor, cemberli, önü poğlu;
Gençler oyuna kalkmış, oynarlar Sepetçoğlu.
Sepetçoğlu Araç'ın Hacıoğlu Köyü'nden;
Araç'lının mertliği gelir efe soyundan.
Bilmeyiz bel kırmayı, namerde baş eğmeyiz;
Küfürbaz derlerse de durduk yerde söğmeyiz.
Galkmayız dil gırmaya, sağa sola saparak;
Gonuşuruz öz Türkçe, ka ları ga yaparak.
Serdar'dan gülükler'e saymakla bitmez köyler;
Yüzyirmidört köyümüz yüz çeşit türkü söyler.
Aslımız Türkmen bizim, Ortaasya'dan gelmişiz;
Bu güzel toprakları ana vatan bilmişiz.
-VII-
Bu memleket bizimdir toprağıyla taşıyla;
Dört mevsim ayrı güzel, baharıyla kışıyla.
Dünyada bir benzeri yoktur güzel Araç'ın;
Araç'lılar geliyor onbinlere yol açın.
Ben Araç'lıyım diyen ihvanlar beri gelsin;
Araç'tan kaçanları çağırın geri gelsin.
Nüfus cüzdanımızda Araç'lı yazıyorsa;
İçimizde bir nebze Araç sevgisi varsa.
Bir araya gelmenin zamanıdır ey dostlar;
Gelin, birlik olalım elden gitmeden postlar.
Uzattıkça uzattık, ne söylesek yine az;
Anlattıksa ne mutlu size Araç'ı biraz
Fazıl BAYRAKTAR
ARAÇ'A DÖNÜŞ DEYİŞLEMESİ
Yola çıkan döner geri
İster ölü, ister diri
Zengin olsak köşeleri
Dönüp sana geleceğiz.
Vakit gelse, düşsek yola
Seni gösterir pusula
Mala mülke, para pula
Kanıp sana geleceğiz.*
Ardı iniş, önü bayır
Gurbet elde yok bir hayır.
Hasretinle cayır cayır
Yanıp sana geleceğiz.
Her gidişin dönüşü var
Her çıkışın inişi var
Her çıranın yanışı var
Sönüp sana geleceğiz.
Değnekleri tuta tuta
Kimi kalkıp, kimi yata
En sonunda bir tabuta
Binip sana geleceğiz.
Fazıl BAYRAKTAR
MANİLER
1)Gece geçtim dağlardan
Üzüm aldım bağlardan
Kız senin aşkın değil mi
Beni böyle ağlatan
2)Çay aşağı ız gider
İnce belli kız gider
Bir elinde bağlama
Bir elinde saz gider
3)Maniyi baştan söyle
Kalemi yaştan söyle
Çok acıktım
Aşktan ekmekten söyle
4)Karşıdan fener gelir
Kalbimi deler gelir
Yaşın küçüktür ama
Başıma neler gelir.
5)Kaleden iniyordum
Çağırsan geliyordum
Kurudum kibrit oldum
Üflesen yanıyordum.
6)Ilgazın altı seddi
Annem bana gitme dedi
Ciğerimi tilkiler yedi
Cam dibinde uyuyan yavrum
Cam dibinde kalan yavrum
SEPETÇİOĞLU TÜRKÜSÜ
Yaslan sepetçioğlu yaslan
Laleli,çimenli dağlara yaslan
Analar doğurmaz senin gibi aslan
Yasıl dağlar yasıl aslan geliyor.
Sepetçioğlu bir ananın kuzusu
Hiç gitmiyor kollarımın sızısı
Böyle imiş alnımızın yazısı
Yasıl dağlar yasıl Osman efem geliyor.
Kalk gidelim kışla önüne aşağı
Salıvermiş ince belden kuşağı
Yaman olur Kastamonu uşağı
Yasıl dağlar yasıl aslan geliyor.
Gasdamonu'm
Gasdamonu deye yanıp duruyan,
Anam ayru bubam ayru köy ayru.
Gurbetin gahrını çekip duruyan,
Havam ayru,suyum ayru,aş ayru.
Çıktım gurbetlere hayli yıl oldu,
Baktığım buzala çift öküz oldu.
Kel elinin gızı el'e eş oldu,
Davul ayru,zurna ayru,hak ayru.
Gurbetçisin deye hor görüyola
Dil gırıya deye çok söğüyala
Gıravat dakınca bey sanıyala
Beyle ayru,ağa ayru,biz ayru.
Bi lokma ekmeğe ayrulduk sizden
Vallaha böyühlük beklemen bizden
Özümüz Araç'ın dağlık köyünden
Dağım ayru,çamım ayru,yol ayru.
İsmail hep ayru bu sayduğumdan
Her zaman köyünü araduğundan
Köyün sevdasıyla avunduğundan
Zabah ayru,ağşam ayru,gün ayru.
İsmail Esen Büyükdağ
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
| |